Sun Tzu M.Ö. 500 tarihinde Çin'de yaşamış ünlü filozof, general ve askeri bilge olarak bilinmektedir. Savaş stratejileri ve liderlik üzerine yazmış olduğu Savaş Sanatı kitabı günümüzde en etkili savaş stratejileri kuramlarını içermektedir. "Savaş Sanatı"nda askeri önderliğin değerlendirilmesinde sunulan kriterler, Konfüçyüs inancında ve Ortaçağ Taocu felsefede sıkça ele alınan geleneksel erdemlerdir: Zeka, güvenilirlik, humanistlik, cesaret ve kararlılık. Büyük Chan (Zen) Budisti Fushan'a şöyle söylemektedir; "Zekadan yoksun insanlık ekip biçmediğin tarlaya sahip olmak gibidir. Cesaretten yoksun bir zeka, fidana sahip olup ta onları dikmemeye benzer. İnsanlıktan yoksun bir cesaret, ekin ekmeden hasat almayı bilmek gibidir. Güvenilirlik ve kararlılık, birliklerinin öndere bağlılığını ve itaatini artırır." Konfüçyüs inancına göre, bu beş erdemden birinin eksik olması diğer erdemlerin de anlamını yitirmesine yol açıyor. Ayrıca Jia Lin'e göre; Sırf zekaya güvenmek isyankarlığı, sırf insancıllığa bel bağlamak ise zayıflığı doğurur. Güvene saplanıp kalmak aptallığa, cesaretin gücüne dayanmaksa şiddeti doğurur. Aşırı katılık ise zulmü getirir. Eğer bir kişi de bu beş şeyin beşi de yerli yerindeyse, ancak o zaman bir önder olabilir.
İlk defa 1926 yılında yayınlanan George S. Clason'un The Richest Man in Babylon (Babil'in En Zengin Adamı) isimli kitabı bugüne kadar milyonlarca kopya baskısı yapılmış bir kişisel finans klasiğidir. Bu güzel kitap, zenginlik, birikim, yatırım, borç gibi kişisel finansın temel konuları hakkında Eski Babil'de geçen hikâyelerden oluşur. Kişileri zenginliğe götüren temel fikirler hikâyeler aracılığıyla sade ve anlaşılır bir şekilde sunulur.
Earl Nightingale (1921-1989) Amerikalı radyo spikeri ve yazardır; çoğunlukla karakter gelişimi, motivasyon, başarı gibi konuları işlemiştir. Bu yüzden, kişisel gelişim edebiyatına doğru yelken açtığınızda Earl Nightingale ismini de mutlaka duyarsınız.
Her kadın ve erkeğin hayatında mutlak bir meydan okuma zamanı gelir – öyle bir zaman ki sahip olduğumuz tüm kaynaklar sınavdan geçirilir. Hayatın adil görünmediği bir zamandır bu. İnancımızın, değerlerimizin, sabrımızın, sevgimizin, direnme yeteneğimizin sınırlarımıza ve ötesine itildiği bir zaman. Bazı insanlar böyle sınavları daha iyi bir insan olmak için bir fırsat olarak kullanır – bazıları ise hayattaki bu tecrübelerin kendilerini yok etmelerine izin verir.
Anthony Robbins, Unlimited Power (Sınırsız Güç) kitabından
Eğer bir işte çalışmıyor ve bu durum sizi ciddi şekilde endişelendiriyorsa sizden öncelikle ricam, işsizliği bir felaketmiş gibi görmeyi bırakmanızıdr. Bu başımıza gelebilecek en kötü şey değil. Hatta en kötü şeyin uzağından bile geçemez. Eğer işsizliği bir felaket gibi görüyorsanız henüz bir felaket görmemişsiniz demektir. Tam tersi onu bir güzellik ve avantaj olarak görmeyi öneriyorum.
"Lütfen söyler misiniz, buradan hangi yöne gitmeliyim?"
Lewis Carroll, Alice Harikalar Diyarında
"Bu senin nereye ulaşmak istediğine bağlı." dedi kedi.
"Neresi olduğu çok önemli değil." dedi Alice
"O zaman hangi yöne gideceğinin de bir önemi yok." diye yanıtladı kedi.
Amaç belirlemek size yaşadığınızı hissettiren bir şeydir. Gideceğiniz yeri bilerek yürürsünüz. Beyniniz, ruhunuz ve tüm evren bu amacınıza ulaşmanız için size adeta hizmet eder. Dikkatinizi ve enerjinizi yoğunlaştırabilirsiniz ve sonuçta bu bir güç doğurur.
Napoleon Hill'in bu konuyu detaylı bir şekilde işlemiş olması boşuna değildir. Onun "The Law of Success" isimli eserini okurken amaç belirleme ile ilgili bazı pasajları çevirmiştim. Aşağıda bu pasajları paylaşıyor olacağım.
Her zaman işle ilgili konularda yazamıyorum. O yüzden bu blog yazımda Napoleon Hill'in "The Law of Success" çalışmasından zamanında çevirdiğim ufak bir parçayı paylaşmak istiyorum. Bu hikâye beni etkilemiş ve inançlarımı yazmaya itmiştir. Sizi de etkileyeceğini umuyorum.