Geleceğin Dış Ticaretçilerine Tavsiyeler
Zor zamanlardayız. Dünya ekonomisi durgunlukta seyrediyor. Gelişmekte olan ülkeler ekonomik olarak sıkıntıda. Yaşadığımız coğrafyada, bizim de ülke olarak maalesef katkı yaptığımız, ciddi politik riskler var. Birçok ihracat partnerimizle kavgalıyız. Dünyadaki imajımızın da iyi olduğu söylenemez – ki ihracat pazarlama işini doğrudan etkileyen bir konudur bu. Haliyle, bugün ihracat ve ithalat ile ilgili iş imkanlarının oldukça azaldığı, hatta yok denecek bir seviyeye geldiği bir dönemdeyiz. Bırakın yeni mezun gençlerin iş bulmasını, birkaç dil bilen tecrübeli dış ticaret profesyonelleri bile evde oturmak zorunda kalıyor. İş aramak ve bulmak bir dert ve o işte çalışmaya devam etmek ayrı bir dert halini almış.
Tabi bunları kimsenin içini karartmak için yazmıyorum. Ben mucizelere inanan bir insanım ama bu mucizelerin de yine kendimiz tarafından yaratıldığına inanıyorum. Hiçbirşey tesadüfen olmuyor.
Peki, ne yapmalı? Öncelikle şunu bilmeliyiz ki, hayattaki bu tarz döngüler hep gelip geçicidir. Herşey iyiyken bir anda kötü olabilir; herşey kötü gidiyorken bir anda güzelleşebilir. Sizin "kötü" diye yorumladığınız şey gerçekte kötü olmayabilir ve içerisinde sizin için keşfedilmeyi bekleyen güzellikler ve avantajlar barındırıyor olabilir. Önemli olan tüm bu döngüleri vakar ile karşılayıp sağlıklı yorumlayacak bir felsefeye ve ilkeler dizisine sahip olup bu doğrultuda sağlam bir karakter inşa edebilmektir. Siz ister farkında olun veya olmayın, gerçek değişmez: Hepimiz kendimizin yaratıcısıyız.
Dış Ticaret Net Forum'da dış ticaret kariyeri ile ilgili tartışmalar ve fikir alışverişi yapılıyor. Bu güzel birşey. Zaman zaman bana da sorular geliyor, fakat bir noktadan sonra tek tek her soruya cevap vermek de pek mümkün değil. Dolayısıyla konu hakkında derli toplu bir yazı yazmamın zamanı gelmişti. Böylece söyleyeceğim şeyleri söylemiş ve konuyu kendi açımdan kapatmış olacağım.
Dış ticaret alanında kariyer hedefleyen veya bu yola hali hazırda çıkmış olan gençler için bir takım tavsiyelerimi aşağıda listeledim. Faydalı olmasını umarım.
1. Dil öğrenin.
"Yabancı dil" ifadesindeki "yabancı" sıfatını oldum olası sevmedim. Ana dilim gibi üzerinde hakimiyetim olmasa da, iyi-kötü bildiğim bir dile "yabancı" demek hoşuma gitmiyor ve mantıklı da gelmiyor üstelik. Sadece bilmediğim bir dil benim için "yabancı" olabilir. "Bilmediğim yabancı diller" dersiniz ama "bildiğim yabancı diller" ifadesi tutarlı gelmiyor bana.
Bazen dili kullanış biçimimiz bakış açımızın ve kültürümüzün bir yansıması iken, bazen de dili nasıl kullandığımız bakış açımızın bizzat kendisi halini alır. O yüzden dili nasıl kullandığımıza dikkat etmeliyiz. Keşfetmek, öğrenmek, sevmek istediğimiz bir dile daha en baştan "yabancı" diyerek onu ötekileştirmenin doğru bir tarafı yok. O yüzden "yabancı dil öğrenin" yerine "dil öğrenin" diye yazdım.
Benzer bir şekilde, "İngilizce sorununu çözmeliyim" veya "İngilizce önümde büyük bir engel" gibi ifadeler duyarım bazen. İngilizce neden sorun olsun ki? Belki siz İngilizce için bir sorunsunuzdur. Şaka bir yana, İngilizceyi daha en başta sorun olarak görüp o şekilde tanımladığınız müddetçe o "sorun" olarak kalmaya hep devam edecektir. İngilizce olsa olsa size zengin bir kültür dünyasının kapılarını açacak bir anahtar, seveceğiniz ve sürekli keşfetmeyi isteyeceğiniz bir şey olmalı. Onu bu şekilde tanımlamalısınız. Ancak bu bakış açısıyla, bu yaklaşımla onun ve öğrenmek istediğiniz diğer dillerin dünyasına girebilirsiniz.
2. Edebiyatı sevin.
Edebiyat dünyasına yapacağınız yolculuklar bilginizi, kültürünüzü, görgünüzü arttıracak ve nihayetinde anlama, muhakeme etme, empati kurma, ifade etme, yazma gibi birçok becerinizin gelişmesine vesile olacaktır. Sevdiğiniz futbolcular yerine sevdiğiniz yazarlar olsun.
3. Güzel yazın.
Özellikle email yazışmaları pazarlama iletişimimizin önemli ve büyük bir parçasını oluşturuyor. İş yazışmalarında tipik klişeler çok sıklıkla kullanılır. Ama 3-5 klişe cümleyi bir araya getirmek gerçekten yazmak demek değildir. Kendinizi kalabalıklardan sıyırmak ve muhatabınız üzerinde güçlü bir etki bırakmak istiyorsanız iyi yazma becerisini edinmelisiniz.
İyi yazmak yetenek kadar pratik de isteyen bir uğraştır. Yazım yeteneğinizi geliştirmek için bol bol okuyup sürekli yazma pratikleri yapmalısınız. O yüzden, öğrencilik yıllarınızı boş geçirmeyin. Belli bir kitlesi ve ismi olan dergilere, web sitelerine yazılar ve röportajlar hazırlayın. Bunlar okuldan mezun olduğunuzda bomboş olan CV'nizi doldurup parlatacak ve size güçlü bir referans sağlayacaktır.
4. Güzel konuşun ama onun da öncesinde, iyi bir dinleyici olun.
Günümüzde herkes konuşmaya, kendi sesine odaklanmış. Sahiden dinleyen insan çok az. Belki de bu yüzden çok fazla iletişim sorunumuz var. Halbuki dinlemek gerçek bir iletişimin en kilit ve en önemli öğelerinden bir tanesidir. İyi bir dinleyici olmadan muhatabınızı anlamanız, onun ihtiyaç ve beklentilerini veya şüphelerini görebilmeniz, onunla yakınlaşabilmeniz pek mümkün değildir.
Güzel konuşmak da, özellikle pazarlama alanında çalışacaklar için, oldukça kıymetli bir niteliktir. Tıpkı yazmak becerisinde olduğu gibi, konuşma becerisi de gelişebilmesi için sürekli antreman yapmayı gerektirir. Konuşma becerilerinizi bileyip geliştirmek için Toastmasters gibi konuşma klüplerine, çeşitli tartışma gruplarına ve tiyatro topluluklarına katılabilirsiniz.
5. İlişki ustası olun.
İlişkiler her şeyden önemlidir. Bu gerçeği fevkalade ortaya koyan "Asla Yalnız Yeme" isimli kitabı bulup okuyun.
6. Gönüllü katkılarda bulunun.
Piyasa tecrübeli kişileri sever. Yeni mezun bir kişinin tecrübe sahibi olamayacağı son derece asılsız bir mazerettir. Okul hayatınız boyunca isterseniz çok fazla tecrübe biriktirebilirsiniz. Biraz araştırma yaparsanız etrafınızda gönüllü olarak katkı sunabileceğiniz birçok uluslararası ve ulusal toplantı organizasyonu, dernek, şirket, etkinlik, sosyal sorumluluk projesi, vesaire bulursunuz. Bu tarz organizasyonlarda ve etkinliklerde gönüllü olarak görev alın. Katkı yapın. Bir işin ucundan tutun. Cömert ve gayretli olun. Oralarda birşeyler öğrenebilir, tecrübe kazanarak kendinizi geliştirebilir, insanlarla gerçek bağlantılar kurabilir ve kurduğunuz bu bağlantılardan belki bir iş teklifi alabilirsiniz.
İyi staj imkanları için araştırıp gayret göstermelisiniz. Kimse sizin kapınızı çalmaz. Girişimlerde bulunun. Köhneleşmiş şirketler yerine startuplara gidin mesela; uluslararası yazışmalarını yapma ve markalarını yurtdışında pazarlama konusunda onlara yardımcı olmayı teklif edin.
7. Dış ticaretle ilgili konularda uzmanlaşın.
Teslim şekilleri, ödeme şekilleri, mevzuat, pazarlama teknikleri gibi belli başlı dış ticaret konularına çalışın. Bazı konuları yüzeysel bilmeniz yeterli olacakken bazılarında derinlemesine bir bilgi sahibi olmanız gerekebilir. Mevcut durumunuz ve kariyer hedeflerinizle bağlantılı olarak, çalışacağınız ve odaklanacağınız konuları önceliklendirmelisiniz.
8. Yeni alanlara bakın.
Türkiye büyük ölçüde katma değeri düşük ürünler üretenlerin ülkesidir. Olur da bu tanıma uyan şirketlerden birinde çalışmaya başlarsanız muhtemelen maaş ve imkanlarınız düşük, üzerinizde de vahşi bir baskı olacak. Fayans, dolap, evye, mobilya kelepçesi gibi yenilikçi olmayan ürünleri satmak zordur ve diğer üretici ülkeler ile de rekabet çetindir. Daha yenilikçi sektörleri kolaçan edin. Mesela az sayıdaki teknoloji ve yazılım firmalarına bakın. Birçoğunun yurtdışı pazarlama ayakları ya çok zayıftır ya da henüz kurulmamıştır. Dolayısıyla onlar için cazip bir değer sunabilir ve kendiniz için de iyi bir kariyer yolu açabilirsiniz.
9. İç piyasayı göz ardı etmeyin.
Dış ticaret deyince aklınıza sadece ihracat işi gelmesin. Türkiye pazarı büyük ve önemli bir pazardır. İçerisinde birçok girişim olanaklarını barındırır. İç piyasadaki oyuncular, iş yapış yöntemleri, fiyatlar, vesaire hakkında mümkün olduğunca bilgi toplayın ve piyasa oyuncularıyla tanışın. Bu size dış ticaretin başka boyutlarına geçme fırsatı verebilir; mesela ithalatçı firmalar veya Türkiye pazarına girmek isteyen yurtdışı menşeili firmalar ile çalışmak gibi.
10. Dostlar edinin.
Çoğu zaman işbirliği yerine rekabete odaklanıyoruz. Rekabeti de yanlış anlayan bir toplumuz. Rekabet anlayışımız, daha iyi bir ürün/hizmet ortaya koymak yerine, diğerlerini ekarte etmeye dayanıyor. Dolayısıyla toksik ofis ortamlarına hazırlıklı olun ve sağlam durun. Kendinizi bırakırsanız siz de onlar gibi olursunuz. Bir zamanlar eleştirdiğiniz şeye dönüştüğünüzü görürsünüz.
Türkiye'de iş hayatında dostlar edinmek kolay değil ama bunun için uğraş vermeye değer.
Bitirirken
Bu listeyi daha da uzatmam mümkündü fakat bu sahada bilgi ve tecrübe sahibi diğer arkadaşların da yorumlarına yer bırakayım istedim. Aşağıdaki yorum kısmını kullanarak siz de kendi tecrübelerinizi, tavsiye ve önerilerinizi paylaşabilirsiniz.
İlgili Yazılar
Kabul ederek, https://disticaretnet.com/ dışındaki bir üçüncü tarafça sağlanan bir hizmete erişeceksiniz.