Hepimiz bunu yapıyoruz. Hem de her gün. Bir şeyler öğrenmek veya elde etmek için birilerine sorular soruyoruz. Yol tarifi almak için, bir işe kabul edilmek için, bilmediğimiz bir dil konusunda yardım edinmek için, iş hayatımızda yol gösterici tavsiyeler almak için ve daha başka birçok sebepten tanıdığımız-tanımadığımız insanlara sorular soruyor, bilgi ve yardım talep ediyoruz. Bazen istediğimiz ve işimize yarar cevapları alabiliyor, bazen de kayıtsızlıkla karşılaşıyoruz. Aynı şekilde bu ve benzeri sorular ve talepler bize de geliyor muhtemelen. Kimisine elimizden geldiğince yanıt veriyor, kimisini ise belki görmezden geliyoruz. Çoğu kişi bu gerçeğin farkında olmasa da, soru sormak, daha doğrusu iyi ve usule uygun şekilde soru sormak aslında gerçek bir sanat. Peki, soru sorma ve bilgi isteme eyleminde başarıyı belirleyen veya başarı demeyelim de, bu işi uygun yapmak adına takip edilmesi gereken yöntem nedir? Bununla ilgili aklıma gelen bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Harvard Üniversitesi'nin Fen-Edebiyat Fakültesi dekanlığı görevini 11 yıl yürütmüş olan Henry Rosovsky'nin "Üniversite: Bir Dekan Anlatıyor" isimli kitabı üniversiteyle ilgili birçok konunun işlendiği bir solukta okunacak bir eser. Kitaptan Amerikan üniversitelerindeki rekabetçi ortamı, idare politikalarını, akademisyen ve öğrenci olarak yükselme koşullarını detaylı bir şekilde öğreniyoruz. Bu nedenle kitap üniversite yöneticileri, öğretim üyeleri, üniversite öğrencileri ve başarılı bir üniversite kültürünü merak edenler için kılavuz niteliğini taşıyor.
Dış Ticaret Net (DTN) temel olarak bir networking ve bilgi platformudur. Burası her ay onbinlerce iş adamı, girişimci ve dış ticaret profesyonelinin ziyaret ettiği sürekli gelişen ve evrimleşen etkili bir B2B portaldır. Bugüne kadar yüz binlerce insan bu platformdan yararlandı. Daha fazlası da olacak. Burası herkes için ciddi bir potansiyel değeri barındırıyor. Ne var ki, bu potansiyel değeri ortaya çıkarabilmek için her kullanıcının üzerine düşen bazı basit işler var. Bu işler belki basit ama etkili, belki ufak ama büyük farklar yaratıcı niteliktedir. Bu yazıda DTN platformundan daha fazla yararlanmak için bir takım önerileri derledik. Bu önerileri diğer benzeri dijital platformlar ve B2B siteler için de değerlendirebilirsiniz.
Koronavirüs (COVID-19) salgınını dünyamızı perde arkasından yöneten küresel elitler mi çıkardı?
En akıllı bildiğimiz insanlar bile bazen bu tarz komplo teorilerine, söylentilere ve hurafelere sarılıp kendini bırakmakta tereddüt etmiyor. İnsandaki bu kusur onu bir bakıma savunmasız kılıyor; insanı yönetilmeye, başka bir deyişle manipüle edilmeye, son derece açık bir varlık haline getiriyor. Tarih boyunca tüm devletler, dinler, organizasyonlar insandaki bu psikolojik kusuru ve zayıflığı kullanmıştır.Koronavirüs (COVID-19) ile korku/felaket filmlerini andıran ilginç bir döneme girdik. Kısa süreceğe benzemiyor. Bir gün bitse bile etkileri uzunca bir süre devam edecek gibi. Umarım bu dönemi sağlıklı bir şekilde, sevdiklerimizi ve iyi insanları kaybetmeden en kısa sürede atlatırız. Bu yazıda dağınık bazı düşüncelerimi kısa kısa derledim.
Dış Ticaret Net olarak ilkini 28 Şubat 2018 Çarşamba günü İstanbul'da gerçekleştirdiğimiz "İhracat Sohbetleri"ne devam ediyoruz.
Herkese açık ve ücretsiz olan bu etkinlik dizimizin protokolünde ihracatçılar, küçük işletme sahipleri, girişimciler, yöneticiler, dış ticaret uzmanları, uzman adayları, pazarlamacılar, tasarımcılar yani kısaca sizler olacaksınız. Bu etkinlik sizler için düzenleniyor. Programda tanışmak ve sohbet etmek için de ayrıca zaman ayırıyoruz.
Firmalar rehberimizde Kurumsal Üyelerimiz kendi firmalarının sayfalarını oluşturabiliyorlar ve böylece markalarının dış ticaretçi kitle arasında daha fazla görünür ve bilinir olmasının keyfini sürüyorlar. Bu harika online iş rehberine katılmanız için şimdi kaçırılmayacak da bir fırsat var.
Mukaddimeyi çok uzatmadan sizleri Cömert Başlıkaya ile yaptığımız söyleşi ile baş başa bırakıyorum.
Birçok çatışma konusundan söz etmek mümkündür. İlk akla gelenlerden biri ile başlayayım: Yöneticiler emek, beceri ve uzmanlıklarına yeterince kıymet verilmediğini düşünür, patronlar ise yöneticilerin organizasyonlarına yeterince katkı yapmadıklarından şikayet eder. Çoğu zaman rasyonel temelleri olmayan ve bu nedenle de düşünceden ziyade inanç diye niteleyeceğim bu iki zıd tavır birbirini besleyen bir çatışmaya dönüşebilir ve doğal olarak geçimsizliğe, verimsizliğe ve nihayetinde de ayrılığa doğru yol açar.
Peki, bu neden böyle olur?
Sabahları her uyandığınızda, düşünün ne kadar kıymetli bir ayrıcalıktır hayatta olmak, nefes almak, düşünmek, neşelenmek ve sevmek.
Marcus Aurelius
İklim kelimesi her ne kadar bir tabiat olayını tanımlıyor gibi dursa da örgütsel yönetim kavramları içinde örgütü ve içinde yaşananları en iyi anlatan bir kelimedir. 1960'lı yıllarda ilk defa Gellerman tarafından literatüre sokulan bir kelimedir. Gellerman örgüt iklimini örgütün kişiliği şeklinde düşünerek örgütü meydana getiren bireylerin olaylar karşısında takındıkları tavırların oluşturduğu ortamı tanımlamak için kullanmıştır (Gellerman 1973: 74). Gellerman'dan sonra Gilmer'de iklimi örgütü diğer örgütlerden ayıran en belirgin özellik şeklinde tanımlayarak kavramın içeriğini biraz daha geliştirmiştir. Kısaca iklim örgüte kimlik kazandıran, diğer örgütlerden ayıran, çalışan ve üyelerini etkileyen, onları yöneten ve yönlendiren bir ortamı tanımlamaktadır (Gilmer, 1971: 28).
İnsan toplulukları geçmişi ve geleceği ile bir bütündür. Bu bütünlüğü devam ettiren, sürdürülebilir kılan en önemli etken kültürdür. Örgütsel kültür toplumsal kültürün bir alt boyutu sayılabilir. Bu manada örgüt kültürü yaşanan çevreden etkilenir. Örgüt üyeleri yaşadıkları çevrenin kültürel öğelerini örgüte taşıyarak örgüt kültürünü şekillendirirler. Aynı zamanda örgütsel kültür örgütü ve üyelerini de yönlendirir. Bu bağlamda kültür, karşılıklı etkileşime sebep olan davranışlar, normlar, kurallar ve diğer alışkanlıklar bütünü olarak tanımlanır.
Yabancı Doğrudan Yatırımlar (YDY), bir veya birden fazla uluslararası yatırımcının tamamına sahip olarak veya yerli bir veya birden fazla firma ile ortaklık halinde başka bir ülkede gerçekleştirdiği yatırımlardır. YDY, 1970 ve 1980'li yıllarda daha çok gelişmiş ülkeler arasında gerçekleşirken, 90'lı yıllarda gelişmekte olan ülkelere sıçramıştır, hatta teşvik edilmiştir. O yıllarda gelişmekte olan ülkelerin yaşadığı borç krizi bunun temel nedenlerinin başında gelmektedir. Sonuçta, 1990'ların başında gelişmekte olan ülkelerin toplam yatırım hacmi içindeki payı %20'den az iken; bu oran, 1990'ların ortalarına doğru %40'lar seviyesine yükselmiştir (DPT, 2000: 1, 2).
Avrupa, tarihi süreç boyunca dünyanın siyasi ve konjonktürel yapısında önemli roller üstlenmiş ve etkili olmuş halkları ve devletleri içinde barındıran bir kıtadır. Özellikle de dünyanın gördüğü en kanlı iki savaşın yaşandığı bir yer olması ve arkasından gelen birlikte yaşama çabalarının getirdiği bir sonuç olan Avrupa Birliği (AB) projesi ile tarihte eşi benzeri görülmemiş bir yapısal evrim geçirmiştir. Bu özelliği nedeniyle pek çok araştırmaya, çalışmaya konu olmuştur. AB üzerine yapılmış binlerce çalışma, araştırma bulmak mümkündür. Biz bu kısa makalemizde AB üzerine yazılan ve Avrupa Birliği El Kitabı adlı Doç. Dr. M. Hakan Keskin'in kitabından alıntılarla AB kurumlarını anlamaya çalışacağız. Halen THK Üniversitesinde İşletme Fakültesi bölüm başkanı olan Dr. Keskin'in yayınlanmış dört kitabı mevcuttur.