

Koronavirüs (COVID-19) ile korku/felaket filmlerini andıran ilginç bir döneme girdik. Kısa süreceğe benzemiyor. Bir gün bitse bile etkileri uzunca bir süre devam edecek gibi. Umarım bu dönemi sağlıklı bir şekilde, sevdiklerimizi ve iyi insanları kaybetmeden en kısa sürede atlatırız. Bu yazıda dağınık bazı düşüncelerimi kısa kısa derledim.
Koronavirüs (COVID-19) Çin'de patlak verip Çin'deki tüm sosyal hayatı durdurduğunda Türkiye'deki bazı ticari kurum temsilcileri bunun Türkiye için bir fırsat olduğunu dillendirdiler. Olur olmaz her durumda bu fırsat söyleminin kullanılmasından gına geldi artık. Gerçekten durum öyle bile olsa, başkasının trajedisini bir fırsat olarak görmek ve bunu ulu orta dillendirmek en hafif tabirle yakışıksız bir şey. Bu tarz hassas konularda özellikle kurum temsilcilerinin daha özenli bir dil kullanmaya dikkat etmeleri gerekiyor.
Wuhan'da patlak veren salgının yayılımını önlemek için Çin Hükümetinin yaptığı çalışmaların bir sonucu olarak Çin'deki fabrikalar üretimlerini durdurdular. Çin'in bir bakıma ticaret sahnesinden çekilmesi ilk olarak global lojistik sektörünü etkiledi. Türkiye'deki ihracatçılar olarak deniz yolu nakliye fiyatlarının aniden yukarılara doğru tırmandığına şahit olduk. Petrol fiyatları hızla düşerken bile bu eğilim devam etti. Meblağı yüksek ürünler, örneğin makine, üreten bir ihracatçıyı belki çok etkilemedi bu fiyat artışları ama hacmi büyük fiyatı düşük ürün ihracatçıları için bu artışlar iyi olmadı. Zaten son yıllarda Türk lirasının dövize karşı aşırı değer kaybetmesine ve ithalat karşıtı politikalara bağlı olarak ithalatın Türkiye'de gerilemesi nedeniyle lojistikte avantajlı fiyatlarla çalışamıyordu Türk ihracatçılarımız. COVID-19'un tüm dünya geneline yayılması global lojistik sektörünün işleyişini de bozdu.
Her sektör için geçerli olmasa da, böyle bir pandemi ortamında bile ihracat-ithalat ve genel olarak ticaret devam ediyor. Bununla birlikte, salgın ile mücadele sürecinde bazı ürün gruplarının ihracatına kısıtlama getirilmiştir.
Talebi olup ayakta kalan sektörlere şöyle bir bakalım:Tabi salgın dolayısıyla birçok çalışan evinden işlerini yürütüyor veya bir önlem olarak daha az kalabalık iş ortamlarına geçilmiş durumda. İş süreçlerinde yavaşlamalar ve aksaklıklar söz konusu olabiliyor. Haliyle, faaliyetine devan eden bu sektörlerdeki tüm firmaların %100 performans ile çalıştıklarını düşünmeyelim.
Hali hazırda durmuş ve hatırı sayılır bir süre faaliyetlerine ara vermek zorunda kalacak sektörler ise:
Bu listeyi belki daha da uzatmak ve detaylandırmak mümkün. Özetle, bilhassa sosyal etkileşime sıkı sıkıya bağlı iş kategorileri uzun bir süre hareketsiz kalacak gibi görünüyor.
Ticaret insanlık tarihi kadar eski bir olgu ve sosyal etkileşime dayalı bir yönü var. Bu sosyal etkileşime bağlı birçok iş alanı var. En basitinden turizmi, giyim ve modayı, hizmetler sektörünü düşünün örneğin. Koronavirüs yayılımına karşı bir önlem olarak önerilen gönüllü karantina (self-quarantine) ve sosyal mesafe (social distancing) bu sosyal etkileşime dayalı sektörleri uzun bir süre hareketsiz bırakacak gibi görünüyor. Bunun yanında sosyal etkileşimin zaruri olmadığı veya yerini insansız süreçlerin alabileceği iş kategorileri devam edebilir pekâlâ. Fiziki mağazalarını kapatan bir marka internet mağazaları ile ticari faaliyetlerini sürdürebilir. Yine de, ekonomi(ler) belki komple çökme riskiyle karşı karşıya iken bunun da pek bir önemi olmayabilir.
Koronavirüs etkisi bittiğinde yaşamımızda ve iş yapış şekillerimizde bir dizi değişikliklerin olması muhtemel görünüyor. Hayatta kalırsak göreceğiz. Yakın gelecekte neler farklı olabilir diye şöyle basit birkaç tahmin yürütecek olursam;
Peki, koronavirüs (COVID-19) salgını ne zaman biter? Başka bir deyişle, hayatımız eski durumuna tekrar ne zaman döner?
Bu sorunun Türkiye özelinde sorulmasının pek bir anlamı olmayabilir. Çünkü insandan insana son derece kolay bir şekilde bulaşabiliyor olması dolayısıyla COVID-19 kontrol altına alınması zor bir hastalık. Dünyanın herhangi bir yerinde etkisini sürdürürse bile tekrar tüm dünyaya yayılması çok olasıdır. Dolayısıyla salgının tüm dünya genelinde bitmesinden veya kontrol altına alınmasından söz etsek daha yerinde olur.
Benim tahminim tüm dünya nüfusunun büyük çoğunluğu COVID-19 ile enfekte olana kadar bu işin süreceğidir. Ondan sonra hayat normalleşme eğilimine geçecektir. Gönüllü-karantina ("evde kal" önerileri), sosyal mesafe, hijyen ve koruyucu giysi kullanımı gibi bir takım uygulamalar ile salgının daha fazla yayılmasının önüne geçilmeye çalışılıyor. Böylece salgın hastalık ile mücadele süreci sağlık sistemi için daha yönetilebilir olabilecek. Tabi insanlar evlerinde karantinada olduğu bu süreçte ekonomilerin de ayakta kalması gerekiyor, ki orada koca bir soru işareti var. Öyle görünüyor ki salgın ile mücadele uzun sürecek ve eski hayatımıza dönüş birden yerine aşama aşama olacak.
Aşağıdaki yorum kısmını kullanarak siz de görüşlerinizi paylaşabilirsiniz.
Sağlıklı ve mutlu günler dileğiyle…Kabul ederek, https://disticaretnet.com/ dışındaki bir üçüncü tarafça sağlanan bir hizmete erişeceksiniz.
Türkiye'nin Dış Ticaret Platformu